31.03.2009

Bangkok




Haziran 2008

30.03.2009

Garipçe Köyü




Mart 2009 Garipçe Köyü

29.03.2009

Graffiti



Ekim 2008 Sarajevo

28.03.2009

Balıkçı

Mayıs 2008 Surat Thani

27.03.2009

..




Mart 2009 Akçay

26.03.2009

.




17 Mayıs 2008 Bangkok

24.03.2009

Phnom Phenh Lakeside




3 Haziran 2008 Phnom Phenh

23.03.2009

Food Market





23 Mayıs 2008 Koh Phangan

22.03.2009

Çerçeve





29 Mayıs 2008 Angkor Wat

20.03.2009

Ta Prohm




Ağaç İmparatorluğu

29 Mayıs 2008 Ta Prom

19.03.2009

Buybook






8 Ekim 2008 Sarajevo

18.03.2009

Bir Klasik: Sandal





23 Mayıs 2008 Koh Phangan

17.03.2009

Muson


17 Mayıs 2008 Bangkok

16.03.2009

Guest House

28 Mayıs 2008 Siem Reap

15.03.2009

Günbatımı




Mart 2009 Akçay

10.03.2009

Çalışanlar


8 Mart 2009 Kadıköy

9.03.2009

7.03.2009

Ocakbaşı



6.03.2009

Çalışan Eller: Dövmeci



5.03.2009

Diğerleri: Muay Thai ya da Thai Boxing in Koh Samui

Muay Thai/Be hey hatta

Muay Thai/Koh Samui Stadium

Muay Thai


Muay Thai

Space Thai

Muay Thai

Muay Thai/Ve nakavt

Muay Thai/Koh Samui

Muay Thai

Muay Thai

21 Mayıs 2008 Koh Samui

4.03.2009

Graffiti



3.03.2009

Graffiti



2.03.2009

Diğerleri: Uzunyayla









Uzunyayla


Uzunyayla


Uzunyayla

Uzunyayla Kafkas kökenli 66 köyün yaşadığı bir platonun, bir coğrafi bölgenin adıdır. Kışları soğuk, yazları kurak ve toprakları verimsiz bir bölgedir. 50 yıl öncesine kadar bölge sakinleri kendi kendilerine yetecek kadar bir yaşam sürmektelerdi. Uzunyayla'da geçim kaynağı genel olarak atçılık ve hayvancılığa dayalı idi. En iyi koşu atları bu bölgede yetiştirilirdi. Türk Ordusunda atın binek ve koşum hayvanı olarak kullanıldığı yıllarda, at ihtiyacının önemli bir bölümünü Uzunyayla karşılamıştır. Böylece atçılık bölgeye önemli bir ekonomik katkı sağlamıştır. Esasen Uzunyayla iklim ve toprak yapısı itibariyle hayvancılığa elverişlidir. Ancak 1950-1954 yıllarında Marchal yardımı ile kredili traktör satışları başlayınca pek çok aile bu traktörlerden temin ederek tabir yerinde ise yeri göğü sürdüler ve mera bırakmadılar. Fakat bunun karşılığında verimde alamadılar.

Bugün geriye dönüp o verimsiz toprakları tekrar mera haline getirmek uzun yılları ve yoğun çalışmayı gerekmektedir. Şimdilerde bölge insanlarının aldıkları bu tecrübelerden dolayı hayvancılığa dönüş başlamıştır. Uzunyayla şenlikleri kapsamında yapılan tarım ve hayvancılıkla ilgili panellerde bu işler uğraşanların daha da bilinçlenmesini sağlamıştır.

1946 yıllarından bu yana Uzunyayla'ya ekonomik anlamda hiç bir yatırım yapılmamıştır. Bu zor yaşam şartları bölge nüfusunun önemli oranda azalmasına neden olmuştur. 1950 yılında Pınarbaşı'na bağlı 55 köyün nüfusu 43.800, 1990 yılında 19.600 iken, 1997 sayımlarına göre nüfus 16.000'e düşmüştür. Özellikle İstanbul ve Kayseri'ye yoğun bir göç gerçekleşmiştir. Bu durum bölgeyi olumsuz etkilemektedir.

Köylerin boşalmasının ikinci önemli nedeni eğitim sorunudur. Geçmiş yıllarda Uzunyayla'lı ailelerin pek çoğu mutlaka çocuklarından birini okutmuşlardır. Onlarda küçük kardeşlerine ve ailelerine sahip çıkmışlardır. Bu nedenledir ki Uzunyayla'da okumuş oranı Türkiye'deki genel seviyenin çok üzerindedir. Ancak bugün 55 köyden 50'sinin öğrenci yetersizliği nedeniyle okulları kapalıdır. Bu köydeki çocuklar taşıma usulü ile bu 5 köye taşınarak eğitimlerinin devamı sağlanmaya çalışılmaktadır. Fakat iklim ve yol şartları nedeniyle çocuklar çoğu günlerde okullarına gidememekte,gidebilenler ise okulların fiziki yetersizliği ve öğretmen yokluğu nedeniyle yeterli kalitede eğitim alamamaktadırlar. Hele temel eğitim 8 yıla çıktıktan sonra bu sorun daha ciddi ve vahim bir hal almıştır. Bu konunun tek çözüm yolu ise bölgede kaliteli ve sürekli eğitim verebilecek ''Bölge Yatılı Okulları'' açmaktır. Bu konuda Kayseri Kafkas Derneği şubesi Maliye ve Milli Eğitim Bakanlıklarıyla çeşitli görüşmeler yapmıştır, dileğimiz bu görüşmelerin bizim açımızdan olumlu sonuçlanmasıdır..

Toplumuzda kültürel asimilasyon çok hızlı bir şekilde gerçekleşmektedir. Kırsal kesimden kente hızlı göç, gençlerin dillerini öğrenememeleri ve dolayısıyla kültürlerinin kaybolmasına neden olmaktadır..

Nitekim, Uzunyayla'da doğan ve çocukluğunu köyde geçiren 40 yaşın üzerindeki herkes dilini bilmektedir. 20-40 yaş arasındakilerden de dillerini bilen %50 kadardır. Ancak 20 yaşın altındaki gençlerin sadece %20'si dillerini konuşabilmektedir. Buna rağmen Ata vatan dahil bütün Dünya'da dilini en doğru konuşabilen ve törelerini (Xabze) uygulayabilenlerin Uzunyayla'lılar olduğu düşüncesi hakimdir.

Bu görüş yalnız bizim değil 1995 yılında Profesör Duman HASAN başkanlığında Nalçik'tan gelen 13 kişilik araştırma heyeti ile Profesör Zafes AYTEMİRKAN başkanlığında Maykop'tan gelen 4 kişilik araştırma heyetinin de müşterek kanaatidir. Bize düşen en önemli görevlerden biri bu değerleri korumak için çalışmak, çok çalışmaktır. Kendi egosu içinde boğularak çevresindeki ve Dünya'daki gelişmeleri takip edemeyenler, başkalarını yıpratarak kendilerinin yüceldiğini zannedenler için yukarıda yazılanlar bir anlam ifade etmeyebilir. Ancak geçmişine saygı duyanların gelecekleri için endişeli olmaları doğaldır.


Kültürümüzü korumanın iki yolu var. Ya Anavatana göç yada yaşadığımız yerde kültürümüzü en iyi şekilde korumak. Herkesin göçmesi mümkün olmadığına göre kültürümüze daha fazla sarılmazsak yok olma ihtimaliyle karşılaşmak içten bile değildir. Bunlarla ilgili olarak bilim adamlarımıza, yazarlarımıza, düşünürlerimize taban olacak araştırma, inceleme ve derlemelerinde gerekli özveriyi göstermeliyiz. Kültürümüzün bize yüklediği evrensel düşünce davranışı, beceri ve sezi gücünün kaynağını korumada yardımcı olmalıyız.

(Uzunyayla Festivali Kitapçığından)